gezdim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gezdim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Börekçi Tevfik - Serpme Böreğin Tek Adresi



     Börekçi Tevfik. Antalya’da bırak yaşamayı, vakit geçirmek için gidecek olanların bile mutlaka uğraması gereken yerlerden biri. Fotoğrafta da anlaşılacağı üzere serpme börek yapıyor. Kendi elleriyle incecik açıyor hamuru.

     Tevfik amcanın değişik bir çalışma prensibi var. Sabah erkenden açıyor iş yerini ama öğleye kadar çalışıyor. Öğlen 12’den sonra boşa yorulmayın, bütün müşterilerini göndermiş, dükkanı kapatmıştır. Ama cumartesi günleri mesaisi uzun sürüyormuş; saat 13’e kadar.

     Bana kalırsa sabah erkenden gitmek gerek Börekçi Tevfik'in yanına. Ben saat sekiz civarında gittiğimde pek kalabalık değildi. Biraz duvarda asılı ünlülerle çekilmiş fotoğrafları inceledim biraz da Tevfik ustayla sohbet ettim. 

     “Bi kapatıp gidemiyorum şurayı” diyor. Daha çocuklarının kendi ayakları üzerinde duramadığından, çalışmaya mecbur olduğundan bahsediyor. “İnanır mısın” dedi “ Herkes gitmiş görmüştür şu Peri Bacalarını, Karadeniz’i. Ben daha gidip göremedim oraları.” Sonra şöyle devam etti; “Kapatsam gitsem müşteriye ayıp olur gibime geliyor.” O, ayıp etmeyi kafaya koymadan önce gitmek lazım iş yerine.

    Vedat Milor da Tevfik amcayla bir program yapmış. Şu adreste bu video var:
        https://www.facebook.com/671470829541390/videos/740770009278138/

     Peynirli ve kıymalı börek yapıyor. İsteğe göre böreğin üstüne pudra şekeri serpebilirsiniz. Farklı bir tat açıkçası. Ben genelde peynir seven biri olarak kıymalı börek (pudra şekeri olmadan) tercihim oldu. Börekler biraz küçük, bir buçuk veya iki börekle doyabilirsiniz. Biz 1,5 peynirli, 1,5 kıymalı söyledik. Yanında da toplam 4 çay. Hesap 34 TL. geldi. Börek 10 TL. diyebiliriz. Diğer börekçilere göre biraz pahalı ama bu da Börekçi Tevfik kalitesinin farkı olsa gerek. En az bir kere denemenizi tavsiye ederim.  

Üç Kapılar'a yakın Börekçi Tevfik ustanın yeri. Gitmek isteyenler için haritayı paylaşayım. 


Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilirsiniz.

Çanakkale ve Şehitlikler Bir Günde Nasıl Gezilir?( Hiç Bilmeyenler İçin)


     Çoğu insan benim gibi Çanakkale ve şehitlikleri gezmek istiyor ancak , Çanakkale'yi hiç bilmediği için, nereden başlayacağına ne şekilde gezeceğine karar veremiyor.

     "Bir günlük geziyi işkenceye dönüştürmeden, en verimli şekilde nasıl planlayabiliriz?" sorusunu cevaplamaya çalışacağım. Tabi bu benim edindiğim bir günlük tecrübeye göre. Siz çok daha fazlasını ekleyebilirsiniz.

     Kalitesinden ve hizmetinden oldukça memnun kaldığım için bazı kişi ve firma isimlerini de gönül rahatlığıyla vereceğim.

     Bir sosyal bilgiler öğretmeni olarak burada yaşanan olayların çoğunu daha önce okudum, öğrendim. Ancak bu olayların yaşandığı yerleri birebir görerek o ruhu hissetmek adına bir rehber eşliğinde gezmeye karar verdik. Size de tavsiyem kesinlikle budur.

     Geziyi planladığım günün bir gün öncesinde internetten bulduğum üç dört tane tur firmasını aradım. İsmini Çanakkale'ye oldukça yakıştırdığım Yurtsev Beyle görüştükten sonra "Lutars Turizm"in turuna katılmaya karar verdik. Her gün tur düzenliyorlar. (Yurtsev Yarıcı : 0543 787 29 17)


     Anadolu yakasındaysanız buluşma yeriniz Vitalis kültür Cafe oluyor. Yeri çok basit, merkezde Gestaş İskelesinde, zaten feribota oradan biniyorsunuz.

   

     Ama biz öncelikle kahvaltı yapabileceğimiz bir yer aradık. Yurtsev Bey aracı aşağıdaki haritada işaretlediğim ara sokağa park edebileceğimi söyledi. Yine orada bir simitçi varmış.

     Belediyenin otoparkıydı, bir günlük ücreti 8 tl.



     Kahvaltı içinse gerçekten çok güzel bir yer Nar Simit Evi. Google haritalarda bile önünde kuyruk varken fotoğraflanmış. Simitleri ve poğaçaları harika..

     Daha sonra buluşma noktasından emekli sınıf öğretmeni Selahi TUTMAZ rehberliğinde yürüyerek feribota biniyorsunuz. Karşıda sizi araç bekliyor olacak. Bizim grubumuzda yaklaşık 30 kişi vardı. Yolculardan bir kısmı da Eceabat tarafından binmişti. Siz de o taraftan gelecekseniz buluşma noktasını telefonda konuşursunuz.

     Şehitlikler hakkında detaylı bilgi vermeyeceğim. Ama şunu söyleyebilirim efsanelerden, hurafelerden uzak; rakamlarla, isimlerle örneklendirerek gerçekçi bir bakış açısı yakalayan, ezbere yaptığı alıntılarla, şiirlerle duygusallığı da eksik etmeyen Selahi Öğretmenin rehberliğinden oldukça memnun kaldım. Geziye başlamadan önce bütün şehitlikleri bir günde görmenin imkansız olduğunu ama bütün önemli noktalara götüreceğini de belirtti. Çanakkale'ye döndüğünüzde akşam 6'yı buluyor zaten. Dolu dolu bir program diyebilirim.

     Kişi başı 60 tl alıyorlar.
     Feribota, müzelere, öğle yemeğine siz para vermiyorsunuz.
     Yani akşama kadar keyfi olarak almak istediğiniz hediyelikler ve içecekler dışında cebinizden beş kuruş çıkmıyor. Zaten kendi aracınızla karşıya geçmek isteseniz tek geçiş için 30-35 tl para vereceksiniz. Etrafa da boş boş bakacaksınız.

     Öğle yemeğinizi Grand Eceabat Hotel'in çatı katında yiyorsunuz. Standart bir köfte menüsü veriyorlar. Ama gayet güzel bir yemekti. İşin güzel taraflarından biri yayık ayranını sürahiyle getiriyorlar ve bittikçe de isteyebiliyorsunuz. Diğer güzel tarafı ise kendiniz çayınızı, sütlü kahvenizi hatta sıcak çikolatanızı istediğiniz kadar alabiliyorsunuz. Öğleye kadar olan yorgunluğu atmak için gayet güzeldi. Aşağıdaki fotoğrafı da manzarasını görün diye ekledim, doğruyu söylemek gerekirse biz gittiğimizde masalar o kadar süslü değildi.


    Diğer şehitlikler ve anıtları yine rehberimizin güzel anlatımıyla gezdikten sonra akşam 6'da Çanakkale'ye döndük. 

    Burada da yürüme mesafesinde, filmde kullanılan Truva atını ve Aynalı Çarşı'yı gezebilirsiniz. İkisi ters istikamette ama birbirine oldukça yakınlar. 



    Akşam yemeği için tavsiyem sardalyedir. Aynı isimdeki balıkçıya mutlaka gidin. Güler yüzlü bir bayan karşıladı bizi. Sardalyeyi servis mi yoksa ekmek arası mı istersiniz? diye sordu. Biz de onun tavsiyesini istedik. "O zaman ekmek arası gönderiyorum" dedi. Şimdiye kadar yediğim en güzel ekmek arası balıktı diyebilirim. İşte yeri ve fotoğrafları

          
      

     Sonraki hedefimizse meşhur peynir helvası oldu. Meşhurların içinde en meşhurunu aradık. Yine yürüyerek 10 dakika mesafede olan Babalık Peynir Helvacısı'nı bulduk. İki çeşidi var normal ve fırınlanmış. Biz ikisini de aldık. Kalite olarak gayet güzel ama tarz olarak pek benim arayacağım bir tatlı değil. Fırınlanmış olanın tadı daha ağır geldi bana. O yüzden tercihim normal olandan yana.

       


     Günün sonunda Çanakkale'nin şehitlikleriyle, temizliğiyle, farklı tatlarıyla beni oldukça etkilediğini fark ettim. Burada yaşamak da eminim çok güzel olurdu. Önceden hep 'Eskişehir'de yaşanır.' derdim, şimdi yanına Çanakkale'yi ekliyorum. Hatta denizinin varlığı da çok büyük bir artı.
Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilirsiniz.

Pide Değil Sanat Eseri - Aydın Yenipazar'ın Meşhur Pidesi

   

     Öncelikle şunu söyleyeyim; bu yazıyı, Aydın-Denizli arasında bulunan Yenipazar'dan geçme ihtimaliniz varsa veya ben bunun için özellikle buraya giderim diyorsanız okuyun. Aksi halde kapatın sayfayı gitsin. Yoksa kuracağınız güzel cümlelerle(!) kulağımı uzun uzun çınlatmanızı istemem. :)

     Yenipazar Aydın'a yaklaşık 39 km. , Denizli'ye ise 101 km. uzaklıkta. Ancak aklınızı fazla karıştırmayayım eğer İzmir-Antalya veya Antalya-İzmir yönünde seyahat ediyorsanız anayoldan sadece 8 km. uzaklaşmanız gerekecek. 'Ya bi pide için o kadar gidilir mi?' diye benim de aklımdan geçmedi değil. Ama şimdi cevaplıyorum 'Gidilir.' Değil 8, 80 olsa da giderim ben artık. Sebeplerini şimdi anlayacaksınız.

     İlçeye giden yolun her tarafında pide salonlarının tabelalarını görüyorsunuz. Bu kadar küçük bir ilçe için çok demek bile yetmez ama demek ki ilçe dışından müşterileri çok fazla.

     İlçeye girdiğinizde sizi Yörük Ali Efe'nin heykeli karşılıyor. Hemen arkasında rengarenk boyanmış merdivenleriyle, tepede yeldeğirmeniyle ve sokaklarının temizliğiyle açıkçası beni çok şaşırttı bu şirin ilçe. Yörük Ali Efe Müzesi de var ancak biz geç gittiğimiz için göremedik.

   


     Eğer kendi aracınızla gittiyseniz aracınızı üstte yer alan Yörük Ali Efe heykelinin fotoğrafını çektiğim yere park edebilirsiniz. Zaten bahsedeceğim Ağırtaş Pide Salonu da hemen sağ tarafta, ara sokakta yer alıyor. Biz Yenipazarlı bir arkadaşımızın tavsiyesiyle buraya gittik. Onun için diğer pide salonları hakkında bir şey söyleyemeyeceğim.

    İçeri girince ne çeşit pideleri tavsiye edeceğini sorduk. Siz oturun ben size karışık getireceğim dedi usta.

     Öncelikle çok güzel bir salata, beraberinde de fırında pişirilmiş sebzeler geldi.


    Sonra bir çok insanın 'Ayy, ne tatlı biberler öyle' diyeceği, ancak sonradan ne kadar çok yanıldığını anlayacağı biberler... Ben hayatımda öyle acı bir biber yemedim. Bir süre dudaklarımı hissetmedim diyebilirim.




     Gelen bir sonraki tabağa 'Bu nedir?' diye sordum. Limon desem limon değil. Ama cevabını öğrenince bir Antalyalı olarak utandım; Turunç.   Ne bileyim, reçeli dışında hiç kullanılmaz ki Antalya'da. Ama inanılmaz güzel bir kokusu var ve kıymalı pideyle birlikte harika oluyor. Kesinlikle isteyin.

   

     
     Pidelerden ilk olarak ikişer tane kıymalı geldi. Fındık lahmacuna benzese de bu yuvarlak pide bambaşka bir şey diyebilirim. Kıymalı olup da bu kadar hafif olanı ilk defa gördüm. Muhtemelen turuncun da etkisi vardır. (Usta en başta karışık dediği için ben pidenin üstünde kıymadan başka bir çok şey aradım ama karışık dediği hepsinden ayrı ayrı getirecekmiş :)


   
    Ardından iki çeşit peynirli pide geldi. İkisi de birbirinden güzel. Hangi peynirliyi daha çok beğendin desen cevap veremem. Peki peynirli mi kıymalı mı desen yine cevap veremem. :) Gerçekten hepsi de harika.


     Tam bitti derken ustam gelip 'şimdi ben size bir çay ve tahinli gönderiyorum' dedi. İmkansız yiyemeyiz dedik ama yiyemezseniz paket yaparız dedi. Tahinli pidesi burada son olarak tatlı niyetine yeniyor. Görüntüsü katmere benziyor ama tat olarak baya farklı. Çayla birlikte kesinlikle tavsiyemdir. Pakete çok azı girebildi zaten :)



      Eminim bunlardan çok daha fazlası vardır bu ilçede. Ama eğer giderseniz bence bunlardan daha azını istemeyin. Tavsiyem bu şirin ilçedeki, pideyi sanat eserine dönüştüren bu güzel insanlarla tanışın. Misafirperver arkadaşlarımıza ve Ağırtaş Pide Salonu çalışanlarına çok teşekkür ederiz.

   
Bu içeriği beğendiyseniz paylaşabilirsiniz.